- yarı kapalı
- semiclosed
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
ötümsüz — sf., dbl. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan, titreşimsiz ses veren (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, tonsuz, sedasız, sert Birleşik Sözler ötümsüz ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ötümsüz ünsüz — is., dbl. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan, titreşimsiz ses veren ünsüz, titreşimsiz ünsüz, süreksiz ünsüz, tonsuz ünsüz, sedasız ünsüz, sert ünsüz: ç, f, h, k, p, s, ş, t … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıcı ünsüz — is., dbl. Ciğerlerden gelen havanın, ağız boşluğundaki yarı kapalı bir engele çarpmasıyla oluşan bol sesli ünsüz (r, l, ğ, y) … Çağatay Osmanlı Sözlük
gırtlak ünsüzü — is., dbl. Akciğerlerden gelen havanın gırtlaktaki yarı kapalı engellere çarpıp gevşemesi ile oluşan sert ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpık — sf., ğı Yarı kapalı (göz) Birleşik Sözler kıpık gözlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpık gözlü — sf. Gözleri yarı kapalı olan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpışık — sf., ğı Yarı kapalı (göz) Gülmesine gülmez ya, küçük, kıpışık, mavi gözlerinden çelik ışıltısı gibi bir şey geçer. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
süzmek — i, er 1) Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek Suyu süzmek. Şerbeti süzmek. 2) Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak Sirkenin tortusunu süzmek. 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekke — is., tar., Ar. tekye 1) Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi. A. Ş. Hisar 2) İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer 3) argo Esrar içilen üstü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan — is. 1) Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha 2) Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran 3) Yüz ölçümü 4) Eski Roma da açık hava gösterisi yapılan geniş yer 5) mec. Bir çalışma çevresi Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için … Çağatay Osmanlı Sözlük